Genel

OTİZMDE BESLENME

SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN NASIL BESLENMELİYİZ?

GAPS (Gut And Psychology Syndrome) DİYETİ

Çoğu kişinin çaresiz hastalık sandığı psikolojik/psikiyatrik hastalıkların ve otoimmün sistem kaynaklı fizyolojik sendromlarının sebebi; hasarlı, geçirgen bağırsak duvarı ve anormal bağırsak florası nedeniyle beynin ve bedenin toksinlenmesidir. Bağırsak florasının tedavi edilmesi sonucunda, beyin ve beden toksin yükünün etkisinden kurtulur ve bağırsakların kaynaklık ettiği bu hastalıklar da iyileşir. GUT; mide ve bağırsak sistemi manasına gelir. GAPS; Gut and Psychology Syndrome kelimelerinin kısaltılmış halidir. Yani mide bağırsak sistemi bozuklukları, çeşitli psikiyatrik olduğu düşünülen hastalıklarla birliktedir. GAPS diyeti bu tip rahatsızlıkların önlenmesinde veya ortadan kaldırılmasında, uzunca yıllardır kullanılan biyolojik disfonksiyonu düzeltmeye yönelik, bir ‘’kişiye özel yiyecek planlama’’ şeklidir.
‘’ Bütün hastalıklar bağırsaklarda başlar.’’ -Hipokrat
GAPS’lı çocuk ve yetişkinlerde genellikle sindirim sistemi problemleri şiddetli bir şekilde vardır. Çeşitli derecelerde gaz, ishal, şişkinlik, karın ağrıları, yeme güçlükleri ve kabızlık bu hastaların çok uzun yıllardır çektikleri rahatsızlıklardır. Bu şikâyetlerin kökü bebeklik zamanına kadar uzanır. Gazlı bir bebek, sık boğaz enfeksiyonu geçiren bir erkek çocuk veya sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren bir kız çocuğu, ta o zamanlardan sindirim sistemlerinin bozukluğunu haber vermektedir. Bu belirtiler, sıklıkla bu gözle değerlendirilmediği için, çocukluk çağı astımı ve değişik besin alerjileri ile yaşı biraz daha büyümüş çocuklara dönüşürler. Daha ileri yaşlarda reflüsü, ülseri, gastriti olan ergenler olarak karşımıza çıkarlar. Sinirim sistemlerindeki bu sistematik bozulma beraberinde değişik beyin rahatsızlıklarını da oluşturur. 0-3 yaş arasında otizm tanısı konulurken, 4-10 yaş arasında dikkat eksikliği, hiperaktivite, disleksi, dispraksi gibi rahatsızlıklara maruz kalırlar. Ergenlik döneminde ise; okul başarısı düşük, obsesif (takıntılı) veya depresif kişilere dönüşürler. Aslında sinir ve sindirim sistemi, bu rahatsızlıkları birbirleriyle ilişkili bir şekilde ortaya çıkarır. Tüm bu süreçlerde, GAPS diyetinin yapmaya çalıştığı, normal bir sindirim sistemine kişilerin kavuşturulması ve yukarda saydığımız rahatsızlıkların önlenmesi veya tedavi edilmesidir.
GAPS diyeti, Nöroloji ve Beslenme Uzmanı Dr. Natasha Campbell McBride ‘ ın uzun yıllar üzerinde çalışarak geliştirdiği beslenme yöntemidir. 3 yaşındayken otizm tanısı konmuş oğlunun, nörolojik bozuklukları ile beslenme tarzı arasındaki bağlantıları gözlemlemiştir. Bu gözlemlerine dayalı olarak, bu beslenme şekli ile önce oğlunun bağırsak florasını, sonra genel metabolik durumunu ve en son otizmini tam olarak iyileştirmiştir. Zamanla geliştirdiği bu tedaviye ‘’GAPS tedavisi’’ , bu hastalara da ‘’GAPS hastaları’’ adını vermiştir. 2004 yılında yazdığı GAPS tedavi kitabıyla, bu uygulamaları tüm dünya ile paylaşmıştır. Şu anda kitap 11. Baskısını yapmış, 7 dile çevrilmiş ve satış rakamları milyonlara ulaşmıştır.
Diyet, üzerinde çok fazla kafa karışıklığı yaşanan bir konudur. Bazı yaklaşımlar diyetle her şeyin çözülebileceğini iddia ederken, bazı tıp profesyonelleri diyet ve hastalıklar arasındaki ilişkinin çok zayıf olduğunu söylemektedir. Bugünlerde popülerliği giderek artan beslenme tarzı değişiklikleri, sürekli sosyal medyada veya internet sayfalarında farklı şablonlarla karşımıza çıkmaktadır. GAPS diyeti, bu genelgeçer diyetlerin dışında farklı bir yerde durmaktadır. Psikolojik veya fizyolojik bazı rahatsızlıkların tedavisinin bir parçası olarak, bazı kısımları geçici ama asıl önemli kısmı ömür boyu uygulanması gereken, doğru beslenme yöntemidir.
GAPS diyetine başlamadan önce kişinin rahatsızlıkları ayrıntılı bir şekilde sorgulanır ve notlar alınır. Daha sonra ayrıntılı bir laboratuar incelemesiyle (kan, idrar, dışkı, ağır metal ve alerji testleri vb.) metabolik durum ortaya konulur. Kişideki sağlığı bozan etkenler, birbirleriyle ilişkisi ortaya koyularak tespit edilir. Metabolizmadaki eksikler, mümkün olan en uygun doğal destekler ile yerine koyulur ve kişinin kendi durumuna özel GAPS diyeti formatı uygulanmaya başlanır. 3 ay ile 1 yıllık periyotlar arasında, kişiler düzenli bir şekilde takip edilir. Desteklerin artırılması, azaltılması veya belli bir süre sonra kesilmesi, uygun periyotlarla takip edilir. Normal sağlığına kavuşan kişi, farklı GAPS protokol uygulamalarını bırakır. Fakat kişi, ömrü boyunca rahatça uygulayabileceği doğru beslenme şeklini öğrenmiş olur ve hayatını böylece sürdürür.

GAPS DİYETİ BASAMAKLARI
1- Laboratuar tahlilleri
2- Destekler
3- Diyet

Laboratuar Tahlilleri:
Kan, idrar, dışkı, alerji ve toksik metal tahlilleriyle, kişinin metabolik olarak ne durumda olduğu ortaya konulur. Organizma, ayrı ayrı organ sistemlerinin, birbirinden bağımsız olarak, işlevlerini yerine getirdiği bir sistem değildir. Aksine, bütün sistemlerin uyumlu bir şekilde çalışması sonucunda, ideal sağlıklı olma durumu elde edilebilir. Bu yüzden sağlığı normal haline getirmek için, kullanacağımız diyet yöntemi, bu verilerden bağımsız uygulanamaz. Her insan özeldir ve metabolik süreçleri de aynı şekilde o kişiye özeldir. Metabolik süreçler, laboratuar tahlilleriyle o insana has bir şekilde ortaya konmadan uygulanacak herhangi bir diyet yönteminin başarılı olma şansı düşüktür. Bu yüzden GAPS diyetini uygulanmaya başlamadan önce, bir uzman tarafından, laboratuar testlerinin istenmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesi olmazsa olmaz bir durumdur. Kan testleri ile vücudun troit fonksiyonları, karaciğer, pankreas ve bunlara benzer diğer organların çalışma durumları tespit edilir. Özellikle, sindirim sisteminin durumu ayrıntılı incelenir. İkinci beyin diye nitelenen bağırsağın, beynimiz ve diğer organlarımızla çok yakından ilişkisinin olduğunu biliyoruz. Bağırsakların probiyotik durumları, mantar veya parazit içerip içermemesi ve detaylı bir şekilde sindirim kapasitesinin belirlenmesi, kişinin takip ve tedavisinde çok hayati bir role sahiptir.
Destekler:
Kan, idrar ve dışkı tahlilleriyle ortaya konulan eksiklikler, gerekli görüldüğü durumlarda, besin destekleri ve/veya ilaçlarla geçici olarak desteklenmelidir. Zamanla bu destekler bırakılmalı ve vücudun metabolik olarak ihtiyaç duyduğu gerekli tüm bakteri, vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve yağlar, diyet ile alınabilecek duruma gelmelidir. Laboratuar testlerinde öncelikle ve sıklıkla karşılaştığımız demir eksikliği anemisi, D, B, A ve K vitamini eksiklikleri, kolesterol taşıyıcılarının bozuklukları, doğal besin destekleri ve gerekli olduğu durumlarda ilaçlar ile yerine koyulmalıdır. Karaciğerin, bağırsakların, cildin ve beynin ihtiyaç duyduğu detoks ham maddeleri, yine bu destekler ile verilmelidir. Desteklerin dozu, süresi ve miktarı yapılan laboratuar takipleri ile kişiye özel düzenlenmelidir. Sürekli olarak besin destekleri kullanmak, diyetin ve tedavinin ruhuna terstir.
Çünkü; sürekli kapsüllerle ihtiyaç duyduğumuz besin maddelerini almak, doğamıza terstir.

Diyet:
GAPS hastaları için uygulanacak diyetin 3 farklı basamağı vardır. 1; GAPS giriş diyeti, 2; tam GAPS diyeti, 3; GAPS diyetinden çıkış. Kişiye hangi tip GAPS diyetinin, ne kadar süreyle ve ne şekilde uygulanacağı, yukarda saydığımız testler ve hastanın kliniği ile belirlenir. İnsan vücudunun, doğru yardımı aldığı sürece, inanılmaz bir kendini iyileştirme yeteneği vardır. Bu durum, çocuklar için özellikle geçerlidir. Fakat, doğa hızlı çalışmaz. Hastalığa yakalanma süreçleri genellikle çok çabuk olmadığı için, iyileşme süreçleri de benzer şekilde biraz zaman alır. Harika yöntemler ve sihirli çubuklarla, uzun süreçlerle bozduğunuz sağlığınızı, birden birilerinin iyileştirebileceğine inanmak ne bilimsel, ne de çok akıllıcadır. Geniş zaman dilimlerinde, birbirleriyle ilişkili bir şekilde bozulmuş bu organ sistemlerin,i yeniden normal halinde çalışır düzeye getirmek emek, sabır ve gayret gerektirir. Diyetle, öncelikle sindirim sisteminin onarılması hedeflenir. Çünkü, vücuttaki beslenmenin en önemli organı burasıdır. Yine burasının tedavisiyle, vücuttaki toksinlerin en büyük kaynağı ortadan kaldırılabilir. Akut safhada bunlar yapılırken, kronik safhada vücutta birikerek, değişik organların fonksiyonlarını bozan toksik maddelerde bu yolla vücuttan atılmalıdır. Yukarıda saydığımız tüm amaçlara, GAPS beslenme programı aracılığı ile ulaşılabilmektedir. Peki bu program ana hatları ile nedir? Öncelikle, temel besin maddeleri, vücudumuza uygun oranlarda ve uygun zamanlarda verilmelidir. Bu temel besin maddelerini karbonhidratlar(şekerler), proteinler ve yağlar oluşturur. Bu temel besin maddeleri, vücudun bileşenlerini uygun oranda ve organizmanın temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, diyette bulunmalıdır. Üzerinde en fazla kafa karışıklığı yaşanan konu, bu maddelerin hangi sıklıkla ve hangi oranlarda alınması gerekliliğidir.

Ne Kadar Yemeli?
İnsanlar, acıktıkları zaman beslenme ihtiyacı hissederler. Fakat, metabolik sıkıntıları tespit edip onarmadan, açlığımıza güvenerek beslenmemizi düzenlemek hiç uygun bir yöntem değildir. Karaciğer glikoz depoları sıkıntılı, pankreas insülin salgısı dengesiz ve bağırsak florası bozulmuş bir kişinin açlığına güvenip, besin tüketimini düzenlemesi çok yanlış sonuçlar doğurur. Kılavuzun açlık olması, bu bozuk metabolik süreçleri, günümüzde tıbbın karşısında diz çöktüğü, çözümsüz sanılan kronik hastalıklara götürür. Bunlara örnek olarak; obezite, tip2 şeker hastalığı, yüksek tansiyon, depresyon, otizm ve şizofreni verilebilir. Sağlıklı çalışan ve pre-probiyotikleri ve sindirim kapasitesi normal olan bir vücuda alınması gereken temel besin maddeleri; % 10- 20 civarında karbonhidrat, %30-40 civarında protein, %30-40 civarında yağ ve % 10 civarında vitamin, mineral ve eser element gereklidir. Bu oranlar kişinin yaşına, cinsiyetine ve maruz kaldığı hastalığa göre değişiklik arz eder. Yani kabaca bu oranlar, herkese uygulanabilir gibi görünse de aslında her kişinin diyet programı o an ki kendi durumu için özeldir. Düzenli takiplerle bu içerikler kişiye özel düzenlenmelidir.

Ne Zaman Yemeli?
Bebeklik çağında 2-3 saatte bir, çocukluk çağında 4-5 saatte bir, ergenlik ve sonrasında 5-8 saatte bir beslenme ihtiyacı duymak normaldir. Sağlıklı çalışan bir organizma, uygun besinleri, uygun oranlarda aldığında acıkma sıklığı yukarıdaki saatler arasında olmalıdır. İnsülin direnci gelişmiş, karaciğeri iyi çalışmayan ve sindirim–probiyotik kapasitesi bozulmuş bir insanda bu süreler çok daha kısa hale gelebilir. Metabolizması düzeltilmeden, bu kişilerin açlık periyotlarını ideal kıvamda düzenlemeleri mümkün olmamaktadır. Sağlıklı hale getirilmiş bir metabolizmayada, yukarıda oranlarını verdiğimiz temel besin maddeleri de uygun şekilde verilmezse, yine bu açlık tokluk periyotları düzenlenememektedir. İdeal bir diyet, bu sürelerde açlık ve tokluk periyotlarının zorlanılmadan yapılabildiği bir uygulama şekli olmalıdır. GAPS diyetiyle ideal oranlar alışkanlık haline getirilip, bu süreçler ideal haliyle sürdürülebilir bir formata sokulmaktadır.

Nasıl Yemeli?
İdeali, beslenmeye uyandıktan çok kısa süre sonra başlamamaktır. Gece boyunca organizma kendini adeta otomatik pilota bağlar ve bizim bu açlık sürecimizi çok iyi yönetir. Uyanıkken ağzına 2-3 saat bir şey koymadan duramayan bizler, uyurken 8-10 saat ağzımıza bir şey koymadan durabiliyoruz. Bu durum sağlıklı birçok insan için böyledir. Değişik rahatsızlıklarda bu süreç kesintiye uğramaktadır. Şeker hastalarının gece sık sık idrara kalkmaları veya depresyon hastalarının uyanmadan çok uzun saatler uyuyabilmeleri gibi. Yani, sağlıklı bir kişi vücudun kendisini uykuda otomatiğe bağladığında uzun saatler açlık sıkıntısı çekmemektedir. Peki, bu süreçte vücut ne yapar? Cevabını tam olarak bilmiyoruz ama detoksifikasyon mekanizmalarının, bu zaman dilimlerinde yapıldığını biliyoruz. O yüzden bazı gecelerin sabahında kan ter içinde uyanıyoruz. Bazen, idrara sıkıştığımız için uyanır uyanmaz tuvalete koşuyoruz. Ya da düzenli çalışan bir bağırsak sisteminiz varsa uyandıktan kısa süre sonra dışkılama ihtiyacı hissediyoruz. Peki, bunlar neden oluyor? Gece boyunca kendini temizleyen, detoksifikasyon mekanizmaları ile toksinlerini paketleyen organizma, bunları sabah kendisinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Yani, en büyük toksin atma organları olan bağırsakları, idrar yollarını ve cildi(saç dahil) kullanmaktadır. Daha yağlı saçlar, daha yağlı ve sivilceli ciltler aslında vücudun toksin atma süreçlerine daha fazla ihtiyacı olduğunu gösterir. Yani uyku ve beraberindeki açlık sürecinde, beslenmeyi devreden çıkartan vücut aktif detoks yapmaktadır. Az az ve sık sık gündüz saatlerinde beslenen organizmanın iyi bir şey yapmadığını, gece bu yaptıklarından anlayabiliriz. En baştaki sorunun cevabına dönecek olursak, uyandıktan hemen sonra beslenme durumuna geçmeden önce, vücudun bu detoks süreçlerinin final yapmasına uyanıkken yardımcı olmak zorundayız: idrar çıkarmak, dışkılamak ve duş almak gibi. Beslenmeye bu süreçleri tamamladıktan sonra başlamak en uygun yöntemdir. Ortalama uyandıktan bir saat sonra kahvaltı yapmak gerekir. Bu süreç kişiden kişiye değişir. Ve bu süre 2-3 saate kadar uzayabilir. Yukarıda bahsettiğimiz oranlarda öğününüze koyacağınız farklı türde besin maddeleriyle beslediğinizde, bu ideal süreleri yakalayabilirsiniz. Peki, bu besinleri tüketim süreniz ne kadar olmalı? İdeal bir öğün süresi 20-30 dk arasında olmalıdır. Beynimiz doyduğumuzu ancak bu kadar sürede algılayabilmektedir. Doyup tatmin olan bu beyin, erişkin bir insanda ortalama 5-6 saat yiyecek düşünmemelidir. Bir öğünden 1 veya 2 saat sonra tekrardan açlık hissiyle beslenme ihtiyacı duyuyorsanız öğün şekliniz yanlıştır. Ya içeriği kötüdür ya miktarı ya da tüketim süresi. Tabi ki bu sağlıklı olduğunu düşündüğümüz bir metabolizma için geçerlidir. Değişik troid hastalıklarında İnsülin direnci ve tip 1-2 diyabet ( şeker hastalığı ) hastalığı gibi durumlarda normalden daha sık ve miktar olarak daha az tüketimi gerektiren beslenme şekilleri, tedavi amacıyla belirli sürelerde yapılmak zorunda kalınabilir. Özetle; öğünlerin süre, miktar ve tüketim sıklığı yukarıdaki şekilde düzenlenirse, GAPS diyeti ideal bir şekilde uygulanmış olur.

Bu diyet şekli, belirli bir süre uygulanıp daha sonra bırakma gibi bir uygulama değildir. Metabolik sıkıntıları laboratuar tahlilleriyle ortaya koyulan bir kişinin, kendisi için uygun olan beslenme şeklini kalıcı olarak öğrenmesidir. Öğünlerin miktarı, aralığı, türü tamamen o kişiye özgü, o kişi tarafından düzenlenmelidir. GAPS diyeti uygulamaları ile kişi tam olarak bu yeteneği kazanır. 6 ay ila 1 yıllık bir süre içerisinde önce aylık ,sonra 2 aylık veya 3 aylık periyotlarla takibini yaptıran kişi, kendisi için en ideal beslenme şeklini öğrenmiş olur. Bundan sonraki süreçte, kendi metabolizmasının ihtiyacını diyetiyle kendisi ayarlayabilir. Tavsiyemiz; bundan sonraki süreçlerde, kişinin tercihine göre 3 yada 6 aylık periyotlarla metabolik kontrollerini yaptırmasıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir